DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

Yeşil dünya için dayanışma yılı

Yayınlanma Tarihi : Google News
Yeşil dünya için dayanışma yılı
reklam

Yeşil dünya için dayanışma yılı

Güler MÜBARİZ/ AZERBAYCAN- BHA

İçinde yaşadığımız insan toplumunun oluşumundan bu yana sağlık ve doğanın korunması konuları toplumun öncelikleri arasında yer almıştır. Doğayı ve çevreyi koruyarak diğer canlılara karşı temel sorumluluğumuz, hem kendi toplumumuza hem de bizden sonra gelecek nesillere daha sağlıklı bir dünya bırakmaktır. Bu nasıl başarılır? Herkes doğayı ve çevreyi korumanın, su ve elektrik tasarrufunun önemini anlamalıdır. Ve herkesin bu yönde belli adımlar atması gerekiyor. Bu adımlardan bazıları sıradan alışkanlıklar olarak değerlendirilebilir. Ancak bu aynı zamanda biraz çaba, dikkat ve sorumluluk gerektirir. Mesela öncelikle suyun olmadığı yerde hayat olmayacağının farkına varmalıyız, şimdi biriktirdiğimiz her damla suya gelecekte de ihtiyacımız olacağını hesaba katmalıyız.

Yaşadığımız doğayı korumak ve dolaylı olarak kirlettiğimiz çevreyi mümkün olduğunca iyileştirmek ve sahip çıkmak herkesin görevidir. Bu eylemle en küçüğünden en büyüğüne kadar her birimiz yumruk gibi birleşmeli ve ortak hedef için çalışmalıyız. Doğayı koruyarak geçireceğimiz zaman bizi doğaya daha da yakınlaştıracaktır.

Doğanın restorasyonu için atılacak ilk adımlardan biri Karabağ, Doğu Zengezur

Çevre kirliliği ve iklim değişikliğinin etkileri belirginleştikçe insanlar yaşadıkları yerleri değiştirme ihtiyacı hissetmeye başladı. Çünkü zamanla çevre sağlığının önemini, doğanın varlığını, insan vücudu üzerindeki doğrudan ve güçlü etkisini herkes daha net anlamaya başladı.
Doğanın restorasyonu ve yeşil bir dünyanın gelişmesi yolunda atılacak ilk adımlardan biri Karabağ, Doğu Zengezur’dan başlıyor.

Çünkü mayınlı alanların ve askeri sanayinin bir arada bulunduğu, askeriyenin devam ettiği veya yeni sona erdiği ülkelerdeki durum iklim değişikliğini etkileyen önemli faktörlerden biri. Büyük ormansızlaşma, toprağın ve bitki örtüsünün tahrip olmasına yol açan faktörlerden biridir. Bu, faunanın yok edilmesi anlamına gelir. Arazi tükenen bir kaynak olmasına rağmen yenilenebilir olarak kabul edilir. Ancak bu doğal kaynağın eski haline getirilmesi yüzlerce yıl alıyor. Bu sözler tahrip edilen orman masifinin restorasyonu için de söylenebilir. Bu tür faktörler aynı zamanda iklim değişikliğine, yani karbondioksitin artmasına da yol açıyor. Bahsedilen süreçler yeşil dünyayı engelleyen süreçler olarak değerlendirilmektedir.

Azerbaycan güneşli bir ülke

Azerbaycan’da yeşil bir dünyanın sağlanması Karabağ’dan başlar; orman örtüsünün restorasyonu, mayınlı alanların temizlenmesi, temizlenen alanlarda yeşil sıhhi tesislerin inşası vb. Aynı zamanda günümüzde çokça kullandığımız klasik enerji kaynakları yerine güneş panelleri ve enerjinin kullanılması daha uygun görülmektedir.
Azerbaycan güneşli bir ülke olarak kabul edilir. Bunun için güneş enerjisi, Hazar Denizi’nden su enerjisi gibi alternatif kaynakların kullanılması, yel değirmenlerinden elde edilen rüzgar enerjisinin elektriğe dönüştürülmesi yeşil bir dünya yolunda önemli adımlardır.

BMT İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi – COP29 Taraflar Konferansı’nın 29. oturumunun Azerbaycan’da yapılacak olması, uluslararası toplumun çevrenin korunması ve iklim değişikliğinin önlenmesi çalışmalarına duyduğu güvene yönelik büyük bir adımdır.

“Halkımız için çok önemli ve gurur verici”

Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın 2024 yılının “Yeşil Dünya İçin Dayanışma Yılı” ilan edilmesine ilişkin imzaladığı kararname aslında bir çağrıdır. Önümüzdeki yılımızın çevresel açıdan çok zengin bir yıl olması, COP29’da ele alınan ekoloji ve çevre ile ilgili konuların odağında yer alması halkımız için çok önemli ve gurur verici.

İşgalden kurtarılan Karabağ ve Doğu Zengezur ile Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti yeşil enerji bölgeleri ilan edildi. Kurtarılmış alanlardaki büyük ölçekli restorasyon ve yeniden inşa sürecinde çevrenin korunması bir önceliktir. Bu alanlarda “akıllı şehir”, “akıllı köy” gibi yenilikçi yaklaşımlar uygulanarak ekosistem yeniden canlandırılıyor.

Hedef, sera gazı emisyonlarını 2030 yılına kadar yüzde 35, 2050 yılına kadar ise yüzde 40 azaltmaktır. Aynı zamanda yeşil enerjiye geçiş doğrultusunda yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının 2030 yılına kadar yüzde 30’a çıkarılması hedefleniyor. Önümüzdeki yıl yapılan çalışmalara daha da ivme kazandırılması, Ekoloji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile birlikte diğer kurumların, vatandaşların ve sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla daha kapsamlı tedbirlerin hayata geçirilmesinin mümkün olduğunu düşünüyoruz. Başarıyla başlattığımız bu çevre politikamızı önümüzdeki yıl daha da yaygınlaştırarak sürdüreceğiz.

YORUM YAP

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.