ANKARA-BHA
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Türkiye Deprem Tehlike Haritası’na ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Ocak 2019 itibarıyla yürürlüğe giren harita, alanında uzman akademisyenler ve kamu kurumu temsilcilerinin katkılarıyla hazırlanarak kamuoyunun erişimine sunuldu.
AFAD’ın sosyal medya hesaplarından paylaşılan bilgilendirme videosunda, Türkiye genelinde 485 diri fay segmentinin bulunduğu açıklandı. Haritada, yer ivmesi değerleri açık sarıdan koyu kırmızıya uzanan bir renk skalasıyla görselleştiriliyor; bu renk geçişi, depremin oluşturabileceği sarsıntının şiddetinin düşükten yükseğe doğru artışını ifade ediyor.
NOKTASAL TEHLİKE DEĞERLENDİRMESİ
AFAD Deprem Dairesi Başkanı Murat Akgün, paylaştığı bilgilerde, mevcut haritanın bir “risk haritası” değil, bir bölgedeki maksimum yer ivmesini gösteren “tehlike haritası” olduğunun altını çizdi. Yer ivmesinin, depremin yeryüzünde yaratabileceği sarsıntının büyüklüğünü ölçen önemli bir parametre olduğunu belirtti. Akgün, 1996-2019 yılları arasında kullanılan eski haritada, deprem tehlikesinin bölgesel bazda 1 ila 5 arasında sınıflandırıldığını; ancak yeni sistemle bu yaklaşımın terk edilerek noktasal bazda tehlike değerlerinin belirlendiğini söyledi.
DİRİ FAY HARİTASI TEMEL ALINDI
AFAD Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü Orhan Tatar, Türkiye Deprem Tehlike Haritası’nın temelini Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) tarafından 2013 yılında güncellenen Türkiye Diri Fay Haritası’nın oluşturduğunu aktardı. Ayrıca, tarihsel ve aletsel dönem deprem kataloglarının da veri olarak kullanıldığını belirtti.
HARİTAYA ERİŞİM VE KULLANIM ALANLARI
Deprem Mühendisliği Grup Başkanı Haluk Köksal, Türkiye Deprem Tehlike Haritası’na e-Devlet üzerinden, https://tdth.afad.gov.tr adresinden kolayca ulaşılabileceğini açıkladı. Köksal ayrıca, haritadaki verilerin yerel zemin koşullarını içermediğine dikkat çekerek, bu haritanın özellikle depreme dayanıklı yapı tasarımı gibi mühendislik alanlarında kullanıldığını vurguladı.
İnşaat mühendisi Ayşe Özçelik ise haritada kullanılan renk kodlamasının, ivme büyüklüklerine göre belirlenmiş olduğunu ve açık sarıdan koyu kırmızıya doğru değişen tonların, tehlike seviyesinin yükseldiğini gösterdiğini ifade etti.