Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Eray Güçlüer, İdlib özelinde Suriye’deki son gelişmeleri anlatarak, Türkiye, Rusya ve ABD ilişkilerini değerlendirdi. Dr. Eray Güçlüer, “İdlib’teki mevcut soruna rağmen Türkiye ile Rusya ilişkilerinin bozulacağını düşünmüyorum. Rusya’nın rejimin saldırılarındaki rolünü zaman gösterecek. Rusya’nın Suriye’de kontrol edemediği unsurlar var. Şubat ayında rejime bağlı iki tümen çatıştı ve 170 asker öldü. Yine bölgede Rusya’nın sözünü dinlemeyen İran destekli silahlı gruplar da var” dedi.
“BÖLGEDEKİ KİLİT FAKTÖR TÜRKİYE’DİR”
Geçtiğimiz ağustos ayında ‘kazan kazan’ mantığı şeklinde oluşturulan İdlib mutabakatının artık ‘kaybet kaybet’ şekline dönüşmeye başladığını belirten Dr. Güçlüer, “Eğer mutabakat bozulursa Rusya’nın özellikle güneydeki askeri üslerinin güvenliği ciddi şekilde tehlikeye girer. Bölgedeki terör varlığının ortadan kaldırılması sadece rejimin operasyonlarıyla mümkün değil. Buradaki kilit faktör Türkiye’dir. Yani Han Şeyhun’u rejim ele geçirdi de oradaki muhalifleri etkisiz hale getirebildiler mi hayır. Amaçlarının muhalifleri etkisiz hale getirmek olduğunu söylüyorlar ama küçük toprak parçası ele geçirmenin ötesinde bir şey yapamıyorlar. Bunun sonucu olarak da İdlib’teki silahlı unsurlar daha da radikal hale geliyorlar” diye konuştu.
“TÜRKİYE SINIRINDA TEDBİRLER ALMALIYIZ”
Rejimin Han Şeyhun’u ele geçirmesinin Rusya açısından güvenlik sorununu ortaya çıkaracağını belirten Dr. Güçlüer, “Türkiye için ise göç, insani krizin derinleşmesi halinde sınırımızda ilave tedbirler almamız gerekecek. Gözlem noktalarımıza yapılan son saldırılarda İdlib mutabakatı ve Rusya’ya rağmen Türkiye rejim güçlerine müdahale etti. Ancak bunu belli bir seviyede dengelemeye çalışıyor çünkü arka planda stratejik Türk-Rus iş birliğini bozmak istemiyor. Geçen gün gerçekleşen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin görüşmesi de bunun sonucudur. Muhtemelen 16 Eylül’de Ankara’da yapılacak İran’ın da dahil olduğu üçlü zirvede İdlib mutabakatıyla ilgili yeni bir takım hususlar gündeme gelecektir” ifadelerini kullandı.
“ABD GÜVENLİ BÖLGE İSTEMİYOR”
Türkiye’nin ABD için öneminin her geçen gün daha da arttığını söyleyen Dr. Güçlüer, “ABD’nin niyetinde bir değişiklik olmasa da bölgedeki tutumunda değişim var. Türkiye güvenli bölge oluşturmak istiyor, Amerika bunu istemiyor. Son dönemde SU-35 ve 57 uçaklarının Türkiye verilmesi gündemde ve bunlar önemli, F35 seviyesinde uçaklar. Bu uçaklar da dikey iniş, kalkış yapabiliyorlar. Teknolojileri de sürekli geliştiriliyor. ABD Savunma Bakanlığı Pentagon ‘Türkiye’ye F35 verilmesini askıya aldıysak da stratejik ortağımız Türkiye ile konuşabiliriz’ diye açıklama yaptı. Bu açıklama bir geri adımdır. Türkiye, ABD için artık vazgeçilmez bir argümandır. Bu güne kadar Türkiye ile terör örgütü PKK/PYD arasında tavrını PYD yönünde koyan ABD, artık Türkiye’nin yanında tavır koymak zorunda kalmaktadır” dedi.
BÖLGEDE ATILMASI GEREKEN ADIMLAR
Türkiye’nin rejime müdahale edecek gücü olduğunu vurgulayan Dr. Güçlüer, bölgede yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
“Bundan sonraki süreçte saldırılar devam ederse Türkiye, rejime müdahale edebilir. Türkiye’nin Türk konvoyuna yapılan hava saldırısını durduracak ve önleyecek gücü var. Türkiye sınırlarına ciddi bir göç dalgası olursa Suriye sınırındaki kritik noktalara müdahale ederek buralarda geçici tampon bölge kurabilir. Ancak 16 Eylül’deki üçlü zirvede Rusya ve İran’ın Rejim üzerindeki baskısını arttırması ve saldırıların durması sağlanırsa Türkiye’de sahada daha fazla inisiyatif alabilir. Ve sorun krize dönüşmeyebilir.”