Kraniyofarinjiyoma, nadir görülen, iyi huylu ancak hastayı ve yakınlarını son derece zorlayan bir beyin tümörü hastalığı olarak tanımlanıyor. Bu tümörler, beyindeki hipofiz bezinin gelişme sürecindeki artık dokularından meydana geliyor. Çok sinsi ilerliyor ve belirtileri çoğu zaman başka hastalıklarla karıştırılıyor. En önemlisi de vakaların yaklaşık yarısı çocukluk çağındaki hastalardan oluşuyor. Yurt içi ve yurt dışından çok sayıda önemli bilim insanının katıldığı toplantıda konuşan Yeditepe Üniversitesi Tıp Fükültesi Beyin ve Sinir Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Uğur Türe, özellikle çocuklarda, tedavideki başarının yüzde 50’sinin, ailenin cerrahi sonrası süreçteki dikkatine ve özenine bağlı olduğunu söyledi.
İLACINI BİR GÜN BIRAKSA HAYATİ RİSK OLUŞUR
Prof. Dr. Türe, “Ameliyattan sonraki dönemde aile dikkat etmezse, bütün çabalar da boşa gidiyor. Aile için çok zor, ama bunu yapan aileler var. Çocuklarının, yediğine, içtiğine, ilacına dikkat ediyorlar. Çünkü bunun ne kadar önemli olduğunu biliyorlar. Örneğin bir ilacını bir gün almasa, çocuğu kaybedebiliriz. Öyle hassas bu süreç. Yani eczanede ilaçtan o gün kalmadı, yarın alırız falan dediğiniz zaman hastayı kaybedebilirsiniz. Bir de çocuğun kilosuna dikkat etmek gerekiyor. Örneğin bu çocuklar tatlı yememeli. Daha sonra da çocuk, kendisi bunlara dikkat edecek. Yani ömür boyu bir tedavi söz konusu. En başarılı ameliyattan sonra dahi, bu hastalar ömür boyu mutlaka dikkat etmek zorundar” dedi.
NADİR GÖRÜLÜR AMA ZOR BİR HASTALIK
Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Tıbbi Koordinatörü ve Endokrinoloji Uzmanı Prof. Dr. Fahrettin Keleştemur ise “En büyük özelliği, çocuklarda boy uzamasının aniden durması. Erişkinlerde hastaların şikayeti daha çok, fazla idrara çıkma ve çok su içme şeklinde. Genellikle hastalar bu veya hormon eksiklikleri ile ya da kitlenin oluşturduğu etkilerle, beyin dokusuna yaptığı baskılarla, görme bozukluğu şikayetiyle hekime başvuruyor. Esas tedavi cerrahidir. Henüz çok etkili bir ilaç yok. Moleküler bozukluklara karşı geliştirilen ilaçlar var, bunların önümüzdeki yıllarda kullanılabilir olmasını arzu ediyoruz. En büyük problemlerden birisi de hastalığın ‘hipotalamik bölgeyi’ tutması. Bu durum, uyku bozuklukları, iştah bozukluklarına yol açabiliyor. Aşırı şişmanlığın bir nedeni de bu tümör. Bunun tedavisi de gerçekten son derece zor. Bazen bu hastalara bariatrik cerrahi önermek durumunda kalıyoruz” diye konuştu.
ÇOCUK VE ERİŞKİNLERDE BELİRTİLER FARKLI
Kraniyofarinjiyoma tümörünün çocuk ve erişkinlerde farklı nedenlerle geliştiğini anlatan Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Türe, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çocuklardaki ve erişkinlerdeki aynı hastalık değil. Erişkinde çok daha iyi sonuçlar alıyoruz. Yani tümörü tam çıkarırsanız, hipotalamusu korursanız hasta normal hayatını sürdürebiliyor. Bu şekilde hayatını normal şekilde sürdüren birçok doktor, üst düzey bürokrat var. Şu an hiç bilmezsiniz böyle bir ameliyat olduğunu. Ama çocuklarda özellikle şişmanlık ve ameliyat sonrası kilo kontrolünün kaybedilmesi durumunda aile de bu durumu kontrol edemezse, tek başına bile çok başarısız ve kötü sonuçlara neden olabiliyor. Erişkinde daha çok 30-40’lı yaşlarda ortaya çıkıyor. Çocuklarda ise 5-10 yaşları arasında daha fazla görülüyor.”
TÜMÖRÜN TAM OLARAK ÇIKARILMASI ŞART
İyi huylu bir tümör olan Kraniyofarinjiyoma’nın aslında en zor tedavi edilen tümörlerden birisi olduğunu belirten Prof. Dr. Uğur Türe şu bilgileri vererek sözlerini noktaladı:
“Çünkü cerrahisi çok zor ve tam olarak çıkaramazsınız, bu dert bitmiyor. Her cerrahın da yeterli tecrübesi olmadığı için sıkıntı buradan kaynaklanıyor. Çocuklarda sorun şöyle, tam rezeksiyon, yani tam olarak çıkarmak lazım ki çocuk normal hayatını sürdürebilsin. Ama bu arada da çocuğun hipotalamus dediğimiz bölgesini de bozmamak lazım. Yani çocuklardaki problem çok çok daha büyük. Çocuklarda tedavi çok daha zor.”