İstanbul’da yaşayan Ayşe Karınca (40) bundan 8 yıl önce oğlu Çınar’ı dünyaya getirdi. Bebeği 3 aylıkken göz teması kurmadığını fark eden anne, bunu ilk yakın çevresiyle paylaştı. Durumu büyüttüğüne dair tepkiler almasına rağmen soluğu hastanede alan anne Ayşe Karınca, kan tahlili, işitme testi ve dilaltı bağı testi yaptırmasına rağmen herhangi bir sonuca ulaşamadı. Küçük Çınar’a ilk etapta hiperaktivite teşhisi konuldu. Oğlunun yaşıtlarından geri kaldığını fark eden anne, farklı hastanelerin kapısını çaldı. Çınar’ın otizm teşhisi alması ise 6 yaşını buldu. Bu süreçte hem işini hem de evliliğini kaybettiğini belirten anne Ayşe Karınca, “Oğlum 3 aylıkken o farklılığı hissettim. Yerinde duramamasından, sürekli hareketli olmasından dolayı rahatsızlığı olduğu belliydi. Bizim tanıyı almamız 6’ncı yaşını buldu. Çınar, 6 yılı eğitim almadan geçirdi. Hem benim hem de onun için bu süreç çok yıpratıcı oldu” dedi.
“ÇEVRENİN DUYARSIZLIĞI BİZİ ÇARESİZLEŞTİRİYOR”
Çevrenin otizmli çocuklara karşı duyarlı olmadığına dikkat çeken anne Karınca, “Çevresel faktörler hala bizi yıpratıyor. Toplu taşımada Çınar bir ses çıkarıyor. Herkes garip garip bize bakıyor. O durumun anlık stresleri oluyor. Sürekli bu durumu yaşıyorum. Yolda yürürken ya da bir AVM’ye girdiğimizde sorun oluyor. Yani sosyalleşmek ikimiz için de çok zor. Bazen yolda yürürken insanları çevirip ‘Otizm nedir biliyor musunuz?’ Bakın benim çocuğum otizmli, bu çocuklara karşı daha anlayışlı olun demek istiyorum. Çevrenin bilinçsizliğinden dolayı o kadar çaresizim” diye konuştu.
“OĞLUM ARTIK BENİ SEVDİĞİNİ SÖYLÜYOR”
Sürecin ebeveynler için çok zor olduğunu dile getiren Karınca, aldığı eğitim sonrası Çınar’daki gelişime dikkat çekerek ailelere şu uyarılarda bulundu:
“Ailelere süreci kabullenmelerini tavsiye ediyorum. Ben süreci kabullendikten sonra Çınar için bir şeyler yapabildim. Ailelerin süreci kabullenip eğitime başlaması gerekiyor. Evet sosyal hayattan fedakarlık yapıyorsunuz. Uykusuz geceler geçiriyorsunuz ancak bunlar geleceğe yatırım. Tohum Otizm Vakfı’na ilk geldiğimizde Çınar benimle iletişim kurmuyor, bir şeyleri sürekli işaretle gösteriyordu. Cümle kurmuyordu sadece çorba yiyordu. Eğitimden 15 gün sonra Çınar tuvalet alışkanlığı edindi. 15’inci günde yolda yürürken poğaça alıp yemeye başladık. Şu an oğlumla iletişimim çok iyi bana annecim diyor, günaydın diyor beni sevdiğini söylüyor. Bunlar benim için bir hayaldi, daha güzel bir şey olamaz.”
OTİZM BELİRTİLERİ NELER?
Tohum Otizm Vakfı Eğitim Direktörü Nergiz Koçarslan ise Türkiye’de şu anda bir milyon 300 bin otizmli birey olduğunu belirterek bunların yaklaşık 434 bininin 0-18 yaş arasındaki çocuk ve gençlerden oluştuğunu söyledi. Otizm teşhisinde yaşanan hatalara dikkat çeken Nergiz Koçarslan otizm belirtilerini şu sözlerle sıraladı:
“Otizmin birden fazla belirtisi var. Ailelerin belirtiler konusunda çok dikkatli olması gerekiyor. Bu çocukların en önemli özellikleri adlarına tepkide bulunmamaları. Göz teması kurmama, dönen nesnelere aşırı ilgi duyma, yaşıtlarıyla ilişki geliştirememe, konuşmada gerilik, tekrarlayan davranışlar göstermeleri bunu takip ediyor. Çocuklar 6’ncı aydan itibaren sosyalleşmeye, çevreyle iletişim kurmaya ve etkileşimde bulunmaya başlıyorlar. Aileler özellikle anneler çok dikkatli olduklarında çocuklarındaki küçük gelişim geriliklerini fark edebilirler. Otizm belirtileri 18’inci aydan itibaren belirgin hale gelir. Aileler 18 aydan itibaren bu belirtileri fark ettiklerinde akıllarındaki soru işareti dahi olsa mutlaka çocuk ve ergen psikiyatristlerine giderek yönlendirme talep etmeliler. Çocuklarının durumu hakkında görüş istemeliler. Fark ettikleri durumu çok iyi anlatmalılar. Teşhiste en önemli bilgi kaynakları aileler.”
EĞİTİMLE BELİRTİLER AZALIYOR
Erken eğitim sürecinin önemine de değinen Nergiz Koçarslan, “Eğitim süreci ne kadar erken başlarsa çocukların alacağı fayda o kadar artacaktır. Bilimsel araştırmalar şunu gösteriyor. Eğer 3 yaşında bir çocuk haftada 30 saat yoğun özel eğitim alırsa yüzde 50 çocukta otizm belirtilerinin ciddi oranda azaldığı bu çocukların normal yaşıtları düzeyine yaklaşabildiği görülüyor. Bu çocukların hayata kazandırılması için erken, yoğun ve sürekli eğitim çok kıymetli. Aile eğer çocuğunda bir sorun olduğunu düşünüyorsa ve doktora gittiğinde sorunu çözemediğini düşünüyorsa mutlaka başka bir uzmana danışmalı ve süreci neticelendirmeli” ifadelerini kullandı.
Tohum Otizm Vakfı olarak ailelere destek olduklarının altını çizen Nergiz Koçarslan, “Konum olarak bize ulaşamayan aileler için eğitim portalımız var. Otizm eğitim portalı, burada yaklaşık 172 tane Tohum Otizm Eğitim Portalı bulunuyor. Burada uygulamalı video var. Aileler bu videoları izleyerek çocuklarıyla evde nasıl uygulamalar yaptıklarını geliştirebilirler” dedi.