DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

“Gazetecilik hobi olamayacak kadar ciddi bir iştir!”

Yayınlanma Tarihi : Google News
“Gazetecilik hobi olamayacak kadar ciddi bir iştir!”
reklam

TİMBİR (Türk İnternet Medya Birliği) İnternet Etik Kurulu Üyesi Meltem Suzan Zeki, yeni medya olanaklarının artması ve ulaşılabilirliğin kolaylaşmasıyla beraber, farklı mesleklerle uğraşan kişilerin, düşük maliyetlerle hobi amaçlı açtıkları internet haber sitelerinde meslek etiğine aykırı yayınlar yapmak suretiyle gazetecilik mesleğinin itibarını zedeleyecek ortam oluşturmalarına tepki gösterdi. Dijital medyanın gelişmesiyle birlikte gazeteciliği bir meslek olarak tanımlamanın zorlaştığının altını çizen Meltem Suzan Zeki, bu durumun önüne geçilmemesinin kendini gazetecilik mesleğine adamış ve alanında yıllarca eğitim almış insanlara haksızlık olacağını söyledi.

İstiklal Gazetesi köşe yazarı Meltem Suzan Zeki, 1 Aralık tarihinde yayınlanan köşe yazısında şu ifadelere yer verdi:

“Farklı bir sektörde çalışan ve unvan sahibi olanlar arasında internet haber sitesi sahibi olup ‘hobi olarak’ gazetecilik yaptığını söyleyenlerin de sayısı arttı. Sosyal medyada yaptığı paylaşımlarla öne çıkan isimler, meslekleri bu olmamasına rağmen kendi tabirleri ile hobi olarak gazete çıkarmaya, internet haber sitesi kurarak yayın yapmaya başladılar. Meslek sahibi olabilmek bilgi, birikim, beceri ve eğitim ile mümkün olup belirli bir etik çerçevesinde çalışmayı gerektirir. Mesleğin gerektirdiği uzmanlık alanlarında bilgi sahibi olmayan, herhangi bir eğitimden geçmeyen ve o mesleğin etik kurallarına hâkim olmayan insanların keyfi bir şekilde o mesleği icra etmesi engellenmelidir. Aksi halde söz konusu mesleğe sahip olabilmek için yıllarca eğitim almış ve emek vermiş insanlara büyük haksızlık olacaktır.

Ülkemizde Basın İlan Kurumu’ndan resmi ilan alma hakkına sahip yaklaşık 1800 ulusal ve yerel gazete ve internet haber sitesi, 400 civarı dergi bulunmaktadır. Resmi olmayan internet haber siteleri ile ilan hakkı bulunmayan yerel gazete ve televizyonları da hesaba kattığımızda bu rakam on binin üzerine çıkmaktadır.
Buna rağmen Türkiye’deki üniversitelerin radyo-televizyon ve gazetecilik bölümlerinden mezun olan öğrencilerin çoğu iş bulamamaktadır.

Ülkemizde binlerce yayın kuruluşu, gazete ve dergi bulunmasına rağmen TÜİK verilerinin de gösterdiği gibi işsizlik oranının en yüksek olduğu bölümler yine gazetecilik ve radyo televizyon bölümleridir. Ülkemizde her beş gazeteciden 1’inin işsiz olmasının yanında radyo televizyon ve gazetecilik bölümlerinden mezun olan gençlerin çoğu farklı sektörlerde çalışmaktadır.

Sektörde bunca mezunun iş talebine karşılık verecek yeterli arz bulunmamasına rağmen ‘hobi’ olarak gazetecilik yapanların ve mesleği olmamasına rağmen basın yayın kuruluşlarında farklı nedenlerle istihdam edilenlerin sayısının artıyor olması, gazetecilik bölümlerinde eğitimine devam eden veya mezun olmuş gençlerin gelecek kaygısı yaşamalarına ve meslekten soğumalarına yol açmaktadır.”

“Gazeteciliğin itibarı ve basın çalışanlarının emeği korunmalı”

Gazetecilerin bozulan çalışma şartlarının iyileştirilmesi için acil harekete geçilmesi gerektiğini vurgulayan Meltem Suzan Zeki, sektörle ilgisi olmayan kişilerin hiçbir eğitimden geçmeden, etik kurallara hâkim olmadan, keyfi biçimde sektöre girmesinin engellenmesinin şart olduğunu belirtti.

Yazısında yetkililere, “Mademki her önüne gelen gazeteci olabiliyor, ülkedeki gazetecilik bölümlerinin manası nedir?” sorusunu yönelten Zeki, söz konusu sorunlara çözüm üretilmeyecekse radyo televizyon ve gazetecilik bölümlerinin kontenjan sayılarının düşürülmesi önerisinde bulundu.

Sektörde çalışmadığı halde eşinin, dostunun yayın kuruluşunda kendine basın sigortası yaptırıp basın kartı alanlara da tepki gösteren Meltem Suzan Zeki, buna izin veren kişi ve kurumların tespit edilerek cezalandırılması gerektiğini söyledi. Binlerce gencin dört yılını vasıfsız muamelesi görmek ya da işsiz kalmak için harcamadığının, hakları korunmayarak onlara vakit kaybettirmenin adaletsizlik olduğunun altını çizen Zeki, yazısının devamında şu ifadelere yer verdi:

“Ülkemizde bir mesleğin lisans bölümünü tamamlayanlar, kendilerini mezun oldukları bölümün kendilerine sağladığı unvan ile (haklı olarak) tanıtabiliyorlar. Hukuk fakültesi mezunları avukat, tıp fakültesi mezunları doktor, eczacılık fakültesi mezunları eczacı, mühendislik fakültesi mezunları mühendis, eğitim fakültesi mezunları öğretmen olabilirken iletişim fakültelerinin gazetecilik bölümlerinde tıpkı diğer lisans öğrencileri gibi yıllarca emek vererek mezun olanlar kendilerini gazeteci olarak tanımlayamıyorlar.

Ülkemizde her yıl ortalama 1200 öğrenci gazetecilik lisans bölümlerinden mezun oluyor. Ön lisans mezunlarını, özel üniversitelerin açtığı sertifika programlarına katılanları ve İŞ-KUR gibi farklı kurumlardan eğitim alanları da hesaba kattığımızda tablo daha vahim bir hal alıyor.

Eline her fotoğraf makinesi alan, herhangi bir matbaa ile anlaşıp kalite gözetmeden her gazete bastıran gazeteci sayılmamalıdır. Eğer bu durumun önüne geçilemeyecekse gençlerin 4 yılını üniversitelerin gazetecilik bölümlerinde harcamalarının bir anlamı olmayacaktır zira çoğu işsiz mezun, iş bulamama sebebiyle psikolojik sorunlar yaşamaktadır. İş bulabilenler ise güvencesiz çalışma koşulları ve olumsuz şartlar nedeniyle sektör değiştirmeye çalışıyor.

Bu konuda çözüm üretilmeyecekse radyo televizyon ve gazetecilik bölümlerinin kontenjan sayıları düşürülmeli, özel üniversitelerin bu bölümleri açmalarına izin verilmemelidir. Bu sayede belki daha az öğrencinin işsiz kalma riski bulunan bölümlerde yıllarını harcamasının ve gelecek kaygısı ile mezun olmasının önüne geçilebilir.”

YORUM YAP

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.